Erdoğan, Nur Tatar Kapalı Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Van 6. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, terörle demokrasinin, terörle özgürlüğün, terörle zenginliğin bir arada olamayacağını görmek için daha ne yaşanması gerektiğini sordu.

"Açıkçası bilemiyoruz." diyen Erdoğan, ama kendilerinin gördüklerinden ders çıkardıklarını ve bu konudaki verilen mücadelenin stratejisini ona göre belirlediklerini söyledi.

Atılan adımların da buna göre atıldığının altını çizen Erdoğan, "Türkiye'ye karşı düşmanlıklarını asla gizlemeyenler, her fırsatta ülkemize saldıranlar aynı cephede toplanmışsa sözün bittiği yere gelmişiz demektir. Eğer mazisi karanlık emperyalistlerle eli kanlı teröristler kol kola girip ülkemize karşı birleşmişlerse bize düşen bir olmaktır, iri olmaktır, diri olmaktır, kardeş olmaktır, hep birlikte Türkiye olmaktır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mücadelenin zaferle taçlandırılmasından başka çare olmadığının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Bir asır önce nasıl tüm varımızı, yoğumuzu ortaya koyup büyük bir imanla Çanakkale'de düşmanı mağlup ederek Kurtuluş Savaşı'mızın ışığını yakmışsak bugün de yapacağımız aynısıdır. Hiç endişe etmeyin, biz hiçbir beşeri gücün önünde eğilmedik, biz sadece ve sadece Allah'ın huzurunda rükuda ve secdede eğiliriz. Başka asla.

Terör örgütlerini ve onları maşa gibi kullananları açtıkları çukurlara gömmeden, kurdukları tuzakları başlarına geçirmeden bize bu vatanda rahat yok, huzur yok, gelecek yok. Bu mücadeleye diğer 80 vilayetimiz ne kadar sahip çıkıyorsa Van da o kadar sahip çıkmak zorundadır."

"Hak ve özgürlükler noktasında kısıtlama söz konusu değil"

Erdoğan, Türkiye'nin geçmişte demokrasi, özgürlükler ve ekonomi bakımından gerçekten çok sıkıntılı dönemler geçirdiğinin bir gerçek olduğunu ifade ederek, "AK Parti olarak 15 yıl önce teslim aldığımız Türkiye manzarasını hatırlıyorsunuz değil mi?" diye sordu.

AK Parti kurulduktan sonra buralara geldiklerinde, hükümete geldiklerinde kendilerinden ne istedikleri yönünde soru sorduklarını anımsatan Erdoğan, buna "Olağanüstü hali kaldırın, başka bir şey istemeyiz." şeklinde yanıt aldıklarını söyledi.

Erdoğan, o dönemdeki olağanüstü hal ile bugünkünün alakası olmadığını vurgulayarak, "Şu anda özellikle hak ve özgürlükler noktasında herhangi bir kısıtlama söz konusu değildir. O dönemdeki olağanüstü hal uygulaması ise vatandaşlarımızın günlük hayatını fevkalade olumsuz etkiliyordu. Hükümeti teslim alır almaz ilk iş 1.5 ayda olağanüstü hali kaldırdık." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha sonra bürokratik vesayeti kırdıkça, demokrasimizin güçlendirilmesi konusunda tarihi reformları ardı ardına hayata geçirdik. Özgürlük ve demokrasi çıtasını yükseltmek için neredeyse bir asırdır talep edilen ne varsa aşağı yukarı hepsini de gerçekleştirdik. Devlet Güvenlik Mahkemeleri gibi özel yargılama usullerini kaldırdık. İşkenceye sıfır tolerans uygulamasıyla vatandaşlarımızın onuruna, haysiyetine saygı duyan bir güvenlik anlayışını tesis ettik.

Kürt kardeşlerimizin günlük hayatlarını zorlaştıran, çocuklarına isim koymaktan, kamu hizmetlerinin sunumuna ne kadar yanlış uygulama varsa hepsini değiştirdik. Bunları biz yaptık."

"Demokrasi ve özgürlük yolculuğumuz birbirinin tamamlayıcısıdır"

Demokrasi ve özgürlük yolculuğunun bitmeyecek bir süreç olduğunu vurgulayan Erdoğan, şartlar değiştikçe talepler ve beklentilerin de mutlaka değişeceğini belirtti.

Erdoğan, Türkiye'de halen kimin ne sorunu varsa, ileride kimin ne sorunu ortaya çıkacaksa, bunların hepsinin de çözümü için mücadele edilmesinin en başta gelen görevleri olduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda kimsenin şüphesi olmaması gerektiğine işaret ederek, "Ülkemizin içinden geçtiği kritik dönemdeki hassasiyetlerimde demokrasi ve özgürlük yolculuğumuz birbirinin alternatifi değildir; tam tersine birbirinin tamamlayıcısıdır. Türkiye'nin şu anda verdiği mücadele öyle bir mücadele ki sonuçta ortaya çıkacak kara da zarara da Karadeniz'de Güneydoğu Anadolu, Marmara ile Doğu Anadolu, Ege ile İç Anadolu, Akdeniz bölgelerimiz aynı derece de ortaktır. Kazanırsak hep birlikte kazanacağız, kaybedersek hep birlikte kaybedeceğiz. Bunun için mesele vatansa gerisi teferruattır." değerlendirmesinde bulundu.

"Hepsinin ipleri aynı güçlerin elindedir"

Türkiye'ye sıkılan her kurşunun hedefinin oradaki askerin nezdinde gerideki 81 milyon vatandaşın tamamı oluğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkemize karşı oynanan her oyunun hedefi üzerinde pazarlık yapılan yerle, konuyla birlikte 780 bin kilometre kare vatan toprağının tamamıdır. PKK'sından FETÖ'suna ve DEAŞ'ına kadar tüm terör örgütlerinin safı bu mücadelede Türkiye düşmanlarının yanıdır.

Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 bin DEAŞ'lıyı niçin etkisiz hale getirdiysek Zeytin Dalı Harekatı'nda da aynı sebeple 4 bin PYD'liyi etkisiz hale getirdik. FETÖ'nün yurt içindeki ve yurt dışındaki inlerine de aynı sebeple giriyoruz. Bunların hiçbirinin diğerinden farkı yok. Hepsinin ipleri aynı güçlerin elindedir."

Terör örgütlerinin hainlikte sınır tanımadıkları gibi istismarda da ölçü tanımadığını vurgulayan Erdoğan, "PKK yıllarca Kürt kardeşlerimizi istismar ederek kendine zemin kazanmaya çalıştı. DEAŞ, aziz dinimizin adını kullanarak İslam dünyasına gavurların asırlardır vuramadığı darbeyi vurdu. DEAŞ'ın İslam ile alakası yok, bizim dinimizle alakası yok. Bunlar tamamıyla İslam dışı, din dışı bir örgüt ve bize zarar veriyor." dedi.

Erdoğan, FETÖ'ye ilişkin de açıklamalarda bulunarak, FETÖ'nün de manevi duyguları istismar ederek yıllarca ihanetini gizlediğini söyledi. Daha önce yaptığı açıklamaları anımsatan Erdoğan, "Ne dedik? Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet, böyle bir şebeke. Türkiye'nin hedef alınmasının sebebi, işte bu tezgahı çözmüş olmasıdır. Bunu biz bozduk. Hem kendimiz hem de Türk, Kürt, Arap, Türkmen, Acem tüm kardeşlerimiz, bölgemizde kurulan asrın tezgahını bozmak üzere harekete geçtik." diye konuştu.

"Maske düşünce, arkasından kimlerin çıktığını görüyoruz"

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarına ilişkin de değerlendirmede bulunan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarında kontrol altına aldığımız 4 bin kilometre karelik alanı birileri küçümseyebilir. Halbuki biz bu vesileyle arka plandaki büyük oyuna can alıcı iki darbe vurduk.

Fırat Kalkanı ile DEAŞ'ın, Zeytin Dalı ile PYD'nin maskesini düşürdük. Terör örgütlerinin maskesi düşünce, arkasından kimlerin çıktığını hep birlikte görüyoruz."


Kaynak: Haber Merkezi