Van Gölü Havzası’nda çevresel tehlike her geçen yıl daha da derinleşiyor. İnşaat mühendisi Faruk Görünüş, bölgenin hidrolojik olarak kapalı bir sistem olduğuna dikkat çekerek, dış havzalardan su girişi mümkün olmayan Van’ın yalnızca yağmur ve kar sularıyla beslendiğini belirtti. Ancak, bu doğal beslenme kaynaklarının da son yıllarda ciddi şekilde azaldığı vurgulandı.
Son 10 yılda Van genelinde yıllık yağış miktarında yaklaşık %15’lik bir düşüş yaşanırken, buharlaşma oranı %20’nin üzerinde arttı. Ortalama yıllık yağışın 400 mm/m² olduğu Van’da, buharlaşma 1200 mm/m² seviyesine ulaştı. Bu durum, bölgedeki su dengesinde ciddi bir açık olduğunu ortaya koyuyor.
İklim modellerine göre Van, giderek Akdeniz iklimine benzer sıcaklık ve kuraklık koşullarına geçiş yapıyor. Bu da kuraklığın geçici değil, kalıcı hale gelme riskini artırıyor. Van’ın içme suyu kaynaklarından biri olan Gürpınar’daki ana kaynağın debisinde yaşanan kritik düşüş, yeraltı su seviyelerindeki tehlikeli gerilemelerle birleşince, su krizi kapıya dayandı.
Görünüş’e göre yeterli tedbirler alınmazsa; tarım, hayvancılık ve sanayi üretiminde keskin düşüşler yaşanacak. Kırsalda suya erişimin zorlaşması göç dalgalarını tetikleyerek, şehir merkezlerine ve çevre illere yönelmeyi hızlandıracak. Bu da hem gıda arzını hem de bölgenin sosyoekonomik yapısını tehdit edecek. Van genelinde kayıp-kaçak su oranının %40–50 arasında olduğu belirtilirken, yasalarla zorunlu hale getirilmiş yağmur suyu toplama sistemlerinin uygulamada neredeyse hiç kullanılmadığı ifade ediliyor. Tüm veriler, önümüzdeki 15-20 yıl içinde içme suyu temininde ciddi krizlerle karşılaşılabileceğini ortaya koyuyor. Su krizinin yalnızca kamu kurumlarının değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Görünüş, su tasarrufu, alternatif kaynak kullanımı ve yağışlı dönemlerin verimli yönetiminin artık tercih değil zorunluluk olduğunu ifade etti.